Rabbimiz «vahdâniyet»i Zât’ına mahsus kılmış, bütün varlıkları çift olarak, birbirlerini tamamlayıcı mâhiyette halk etmiştir.
“Biz her şeyi çift çift yarattık. Umulur ki ibret ve öğüt alırsınız.” (ez-Zâriyât, 49)
İnsanlar, cinler, hayvanlar ve bitkiler çift hâlinde, yani “erkek ve dişi” olarak yaratılmış. Fizikî âlemde de “artı-eksi” var. Meselâ bulutlar artı eksi yükleriyle yağmura vesile oluyorlar.
“Gerçek şu ki Biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir (yani kul, hakkı işitecek) ve görür kıldık. (Her şeyde ilâhî azameti seyredecek, tefekkür edecek.)” (el-İnsân, 2)
Hazret-i Âdem, Cennet’te bütün nîmetler varken; “‒Yâ Rabbî, bir eş!” dedi.
Bünyesinden Hazret-i Havva yaratıldı. Âdem aleyhisselâm o esnâda uyuyordu. Uyanıp yanında bir filiz gibi Havvâ aleyhisselâm’ı görünce, kalbi ona aktı ve elini uzattı. Melekler o esnâda:
“–Yâ Âdem, ona dokunma!.. Henüz nikâhın kıyılmadı!..” dediler.
Bundan sonra Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ’nın nikâhları kıyıldı. Mehrin şartı da, üç kere Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya salevât-ı şerîfe getirilmesi olarak gerçekleşti.
Böylece ilk nikâh, bu şekilde Peygamber Efendimiz’e salevat ile feyiz ve rûhâniyet kazandı.
İlk yorum yazan siz olun.